All official European Union website addresses are in the europa.eu domain.
See all EU institutions and bodiesGezegenimiz için bir şey yap, sadece gerektiğinde bu sayfayı yazdır. Eğer milyonlarca insan aynısını yaparsa, küçük bir hareket bile çok büyük bir fark yaratabilir!
AÇA’nın bu yılki başlıca çalışma alanları; iklim değişikliğinin etkileri, toplumlarımızın sağlık ve refahımıza yönelik tehdit ve risklerle nasıl başa çıkabileceği ve bunlara nasıl daha iyi hazırlanabileceğidir. Özellikle uyumumuzu nasıl geliştirebileceğimizin ve kentlerin direncini nasıl güçlendirebileceğimizin yanı sıra seller, kuraklıklar ve su kalitesi kaynaklı iklim sağlığı risklerini araştıran üç uzman Ine Vandecasteele, Aleksandra Kazmierczak ve Eline Vanuytrecht ile görüştük.
Avrupa genelinde vatandaşlar, yeni Avrupa Parlamentosu’nu seçmek ve önümüzdeki beş yıl boyunca AB politikalarının gidişatını belirlemek üzere. Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) İcra Direktörü Leena Ylä-Mononen’e bu seçimlerin önemini ve önümüzdeki çevre ve iklim sorunlarını sorduk.
Çevresel bozulma ve iklim değişikliği hepimizi etkilemektedir. Sağlığımız, ekonomimiz ve toplumumuz etkilenmektedir. Avrupa, artan zorluklar ve etkilerle başa çıkmak için iddialı politikalar ve hedefler belirlemiştir. Gidişatı incelediğimizde AB’nin hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemesine yardımcı olmak için çevre ve iklim politikalarını tam olarak uygulama, gerektiğinde ek önlemler alma ve bunları diğer politika alanlarına da yaygınlaştırma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Yeterli finansman, daha hızlı ilerlemenin anahtarı olacaktır.
Değişen iklimde sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, orman yangınları ve seller sağlığımızı ve refahımızı giderek daha fazla etkiliyor. AB, ulusal, şehir ve belediye düzeylerinde iklimle ilgili azaltma ve uyum eylemlerini artırıyor. Bu önlemler gelecekte aşırı hava koşullarına dayanmamıza yardımcı olacak mı?
Riskler daha önce hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Gezegenimiz giderek ısınıyor ve canlı türleri oldukça kritik bir hızla yok oluyor. Geçtiğimiz iki ay içinde iki küresel konferans, dünyanın dört bir köşesinden farklı insanları ortak bir konu etrafında bir araya getirdi: iklim ve biyoçeşitlilik. Her iki alandaki engeller de aynı sorunun belirtileri: sürdürülemez üretim ve tüketimimiz. Görüşmelerin karmaşıklığına karşın, bunlar küresel farkındalık, fikir birliği ve acil eylem konusunda kritik önem taşıyor.
Enerji alanındaki “üreten tüketiciler” kimlerdir ve Avrupa’da yenilenebilir enerji kullanımını artırmada hangi rolü oynayabilirler? AÇA çevre ve enerji uzmanı Javier Esparrago ile yaptığımız görüşmede vatandaşların, kurumların ve işletmelerin, yenilenebilir enerjiyi hem üreten hem de tüketen, üreten tüketiciler olarak mevcut enerji kriziyle mücadele etmeye nasıl yardımcı olabilecekleri hakkında konuştuk. AÇA, bu ayın başlarında yayınladığı bir raporda yenilenebilir enerji alanındaki üreten tüketicilerin rolüne dair genel bir bakış sağlıyor. Hem daha iyi hem de daha ucuz teknolojinin ve bu teknolojiyi destekleyen politikaların sonucunda bu konudaki artan uygulamalardan bahsediyor.
2021 yılı Covid-19’un ve iklim değişikliğinin etkilerinin gözle görülür biçimde yaşandığı bir yıl oldu. Enerji fiyatlarındaki yüksek artış ve sağlıkla ilgili endişelerle karşı karşıya olan Avrupa’nın toparlanması için 2022 yılında zorlu kararların alınması gerekiyor. Geciken adımlar ve yeterince istekli olunamaması, uzun vadede sosyal ve ekonomik açıdan daha maliyetli olacağa benziyor. Sürdürülebilirlik yolundaki bu geçiş sırasında sosyal eşitsizlikleri ele almak, hepimiz için daha iyi bir geleceğin anahtarıdır.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), çevre ve iklim hakkında güvenilir bilgiler sağlamanın yanı sıra, kuruluş olarak kendi çevresel performansını iyileştirme üzerine de çalışmaktadır. AÇA'da AB Çevre Yönetimi ve Denetleme Planı'ndan (EMAS) faydalanarak bu çalışmaları koordine eden Melanie Sporer ile röportaj yaptık.
Avrupa ülkeleri, Covid-19'un Avrupalıların sağlığı ve ekonomisi üzerindeki etkilerini sınırlamak için sert önlemler almaktadır. Bu tür krizler nüfusun ve ekonominin tamamı üzerinde doğrudan ve ciddi etkilere sahip olabilir. Önemli ekonomik sektörleri etkileme potansiyeli göz önüne alındığında koronavirüs krizinin, ekonomik faaliyetlerin çevre ve iklim üzerindeki bazı etkilerini azaltması beklenmektedir. Yine de, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar ekonomisini dönüştürmeye ve iklime zarar vermeme amacına ulaşmaya yönelik taahütünü yerine getirme yolu, asla toplum üzerinde son derece yüksek maliyeti olan büyük ve ani şoklar ile değildir. . Avrupa Yeşil Anlaşması ve yakın zamanda önerilen Avrupa İklim Kanunu, etkilenenleri destekleyerek adil bir geçiş sağlarken, emisyonların geri dönüşsüz ve kademeli olarak azaltılmasını öngörmektedir.
Avrupa Komisyonu’nun seçilmiş başkanı Ursula von der Leyen, önümüzdeki beş yıl için ekibinin politika önceliklerini belirledi. Gündeminin odağında, iklim ve biyoçeşitlilik krizlerine karşı daha iddialı bir eylem planını ana hatlarıyla açıklayan bir Avrupa Yeşil Anlaşması yer alıyor. Çevresel bozulma ve iklim değişikliği, Avrupa politikalarında birtakım başarılar ve başarısızlıklarla uzun zamandır ele alınıyor. Kamunun giderek artan eylem çağrılarından destek bulan bu yeni politika süreci, yeni Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu ile birlikte, Avrupa için yeşil ve adil bir geçişin ölçeğini büyütmek ve bu geçişi hızlandırmak adına eşsiz bir fırsat sunuyor.
İklim değişikliği, zamanımızın en büyük zorluklarından biridir. Etkileri tüm dünyada hissedilmekte olup, insanlar ve ekonomiler üzerinde olumsuzluk yaratmaktadır. İklim değişikliği azaltmak için, küresel sera gazı emisyonlarını belirgin düzeyde düşürmemiz gerekiyor. Bu genel hedefi somut önlemlere dönüştürmek, farklı kaynaklardan gelen emisyonları ulusal ve bölgesel etkilere, küresel yönetişime ve potansiyel ortak faydalara bağlayan karmaşık bir sistemin anlaşılmasını gerektirmektedir. Avrupa Çevre Ajansı, sahada etkili önlemlerin tasarlanması için gerekli olan bilgi seviyesini sürekli olarak geliştirmeye çalışmaktadır.
Yakın zaman önce Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), bu yıl havacılık ve denizciliğe odaklanan, yıllık Ulaştırma ve Çevre Raporlama Mekanizması (TERM) raporunu yayımladı. Bu iki sektör hızla büyümekte, özellikle emisyonlar açısından, ve çevre üzerinde etkiye de sahip olmaktadır. AÇA hava kirliliği uzmanı Anke Lükewille'den bu yılki TERM raporunun kilit noktalarını açıklamasını istedik.
Mevzuatlar, teknolojideki ilerlemeler ve birçok ülkede ağır kirliliğe neden olan fosil yakıt oranın azalması nedeniyle, Avrupa'nın hava kalitesinde son yıllarda olumlu gelişme yaşanmıştır. Bununla birlikte, özellikle şehirlerde yaşayan birçok kişi, hava kirliliğinden olumsuz etkilenmeye devam etmektedir. Karmaşıklığı göz önüne alındığında, hava kirliliğine karşı mücadele etmek, pek çok düzeyde koordine edilmeye ihtiyaç duyulan bir eylemi gerektirir. Vatandaşları dahil etmek ve onlara zamanında erişebilecekleri bir şekilde bilgi sağlamak çok önemlidir. Kısa süre önce başlattığımız Hava Kalitesi İndeksi de tam olarak bunu yapıyor. Hava kalitesindeki iyileştirmeler sadece sağlığımıza fayda sağlamakla kalmaz, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede yardımcı olabilir.
Avrupa Birliği (AB), sera gazı emisyonlarının azaltılması, enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmayı amaçlayan çeşitli iklim ve enerji hedefleri doğrultusunda kendisine hedefler koymuştur. AÇA, AB üyesi ülkelerin bu hedeflere ulaşmaları konusunda ilerlemeyi nasıl takip etmektedir? Ajans'ın bu görevdeki rolünü açıklaması için AÇA iklim değişikliği azaltımı ve enerji uzmanı Melanie Sporer'e sorular sorduk. Kendisi ayrıca, son Eğilimler ve Projeksiyonlar raporundaki yıllık ilerlemeyi açıkladı.
İklimimiz değişiyor. İklim değişikliği hızını sınırlandırmak için, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve aynı zamanda, bugüne ve geleceğe yönelik etkilere hazırlanmamıza yardımcı olacak tedbirler almak zorundayız. Bu tedbir kanallarının her ikisi de, yatırımların benzeri görülmemiş biçimde yeniden yönlendirilmesini gerektirmektedir. Bu durum, Paris ve yakın zamanda Marakeş’te gerçekleştirilen iklim konferansları tarafından kabul edildi. Finans sektörü Avrupa’nın düşük karbonlu ve iklim değişikliğine dirençli bir topluma dönüşümünde kritik bir rol oynayabilir ve oynayacaktır da.
Modern toplum ürünlerin ve insanların hareketine dayalıdır, fakat mevcut taşımacılık sistemlerimizin insan sağlığı ve çevre üzerinde olumsuz etkileri vardır. Elektrikli araçlar hakkında hazırlanan bir raporun proje yöneticisi olan Magdalena Jóźwicka ile araçlar için konvansiyonel yakıtlara alternatif olarak elektrik kullanmanın çevresel avantajları ve zorlukları hakkında konuştuk.
Paris'te geçen Aralık ayında dünya, kendine iddialı bir hedef koydu: küresel ortalama sıcaklık artışını 2 derecenin mümkün mertebe altında ve endüstri öncesi düzeylerin 1,5 derece üzerinde sınırlamak. Bu ayın başlarındaki G20 zirvesinde, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri Paris anlaşmasına resmi olarak bağlılıklarını bildirdiler. Bu, sera gazı emisyonlarını kesmeye ve küresel ısınmayı sınırlamaya yönelik uluslararası çaba için önemli bir ileri adımdır. Ancak, imza sahibi ülkeler tarafından şimdiye kadar verilen mevcut azaltma taahhütleri bu iddialı hedefi karşılamak için yeterli değildir.
Avrupa’daki ormanlar bize temiz hava, temiz su, doğal karbon depolama, kereste, yiyecek ve diğer ürünler olmak üzere bir çok yarar sağlar. Aynı zamanda, pek çok canlı türüne ve doğal ortama ev sahipliği yaparlar. Avrupa Çevre Ajansı’nda orman ve çevre uzmanı olan Annemarie Bastrup-Birk ile Avrupa ormanlarının yüzleştiği zorluklar üzerine konuştuk.
Paris'te 195 ülke tarafından mutabık kalınan iklim anlaşması, bu türden ilk evrensel ve hukuken bağlayıcı anlaşma olma özelliğini taşımaktadır. Paris anlaşması uzun yıllar süren hazırlık ve görüşmelerin ve iklim değişikliğinin mevcut ve potansiyel etkileriyle mücadele ihtiyacına dair farkındalığın artmasının bir sonucudur. Düşük karbonlu ve iklim değişikliğine dirençli bir dünya inşa etmeye yönelik önemli ve umut verici bir adımdır. Aynı zamanda politika belirleyicilerine ve işletmelere fosil yakıtlardan uzaklaşma, temiz enerji ve uyum faaliyetlerine yatırım yapma hususunda açık bir mesaj göndermektedir.
Her kış Kopenhag’ın, şehir merkezindeki eski bir eğlence parkı olan ünlü Tivoli Bahçelerinin kapısı, uzun Noel döneminin resmi başlangıcını kutlamak üzere açılır. Bu Aralık ayında Tivoli’nin yanıp sönen ışıkları, büyük bir olasılıkla, tüm dünyadan binlerce diplomat, politikacı, iş adamı, çevreci ve iklim uzmanının Danimarka’nın başkentine akın edeceği – tarihteki en önemli küresel iklim değişikliği toplantısı olan – (Taraflar Konferansı)– COP 15’in gölgesinde kalacaktır.
For references, please go to https://eea.europa.eu./tr/themes/climate/articles/articles_topic or scan the QR code.
PDF generated on 2024.11.26 22:06
Engineered by: AÇA Web Ekibi
Software updated on 26 September 2023 08:13 from version 23.8.18
Software version: EEA Plone KGS 23.9.14
Belge İşlemleri
Diğerleri ile paylaşın