sonraki
önceki
öğeler

Press Release

Kelebekler mi, büyüme mi? Avrupa her ikisine birden sahip olabilir!

Dili değiştir
Press Release Yayınlandı 18.11.2010 Son değiştirilme 16.12.2016
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), Avrupa'da çevrenin nasıl ve neden değiştiğinin ve bu konuda neler yapabileceğimizin kapsamlı bir değerlendirmesi olan ‘Avrupa’da Çevre - 2010 Durum ve Genel Görünüm’ (SOER 2010) raporunun dördüncüsünü bugün yayınladı. SOER 2010'da şu sonuca varılmıştır; Avrupa'nın kaynak verimli bir çevre dostu ekonomiye çevrilmesi için tam bütünleşmiş bir yaklaşım benimsenmesi daha sağlıklı bir çevreye sahip olmamızın yanı sıra, daha yüksek bir refah ve toplumsal bütünlük sağlayacaktır.

Bu sorun için maalesef hızlı bir çözüm bulunmamaktadır, ancak kanun yapıcılar, şirketler ve vatandaşların birlikte hareket etmesi ve kaynakların daha verimli şekilde kullanılması için yenilikçi yöntemler geliştirmesi gerekmektedir. Geleceğin eylem planı için tohumlar atılmıştır, bundan sonra tek yapmamız gereken bu tohumların kök salmasına ve yeşermesine yardımcı olmaktır.

Prof. Jacqueline McGlade, AÇA Genel Müdürü

AÇA’nın yeni değerlendirmesi, küresel ölçekte insanların beslenme, giyinme, barınma ve ulaşım için doğal kaynaklara olan ihtiyacının hızla arttığını göstermiştir. Doğal sermayemize yönelik hızla artan bu talepler Avrupa'da ve dünyanın diğer bölgelerinde ekosistemler, ekonomiler ve toplumsal bütünlük üzerinde artan bir baskı oluşturmaktadır. Ancak, SOER2010'da da doğrulandığı gibi iyi tasarlanmış çevre politikaları ekonomik büyüme potansiyelini etkilemeden Avrupa’nın çevresel durumunu iyileştirmeye devam edecektir.

AÇA Genel Müdürü Prof. Jacqueline McGlade görüşünü şu sözlerle dile getirmiştir: ‘Doğal kaynaklarımızı ekolojik olarak sürdürülebilir düzeyin çok üzerinde tüketmekteyiz. Bu durum hem Avrupa, hem de genel olarak gezegenimiz için geçerlidir. İklim değişikliği bu dengesizliğin şimdiye kadar en görünür işareti olmuştur, ancak birçok küresel eğilim gelecekte ekosistemler üzerinde daha ciddi risklerin ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Mevcut mali krizin yapısı bizi bu yönde düşündürmektedir’.

Tamamen kaynak verimli ve yeşil ekonomiye geçiş için tüm çevresel kaynakların, yani biyoçeşitlilik, toprak, karbon, akarsular, denizler ve soluduğumuz havanın üretimde, tüketimde ve küresel ticaret kararlarında çok dikkatli bir şekilde dikkate alınmasını gerektirmektedir.

McGlade görüşünü şu şekilde özetlemiştir: ‘Bu sorun için maalesef hızlı bir çözüm bulunmamaktadır, ancak kanun yapıcılar, şirketler ve vatandaşların birlikte hareket etmesi ve kaynakların daha verimli şekilde kullanılması için yenilikçi yöntemler geliştirmesi gerekmektedir. Geleceğin eylem planı için tohumlar atılmıştır, bundan sonra tek yapmamız gereken bu tohumların kök salmasına ve yeşermesine yardımcı olmaktır.’.

SOER 2010 ayrıca iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, kaynak kullanımı ve insan sağlığı arasındaki bağlantıların daha iyi anlaşılması ihtiyacını ve arazi planlaması, ekolojik vergi reformu, kirliliğin önlenmesi, önlemler ve kaynak muhasebesi gibi araçların doğal sermaye tabanlı bir yönetim yaklaşımını nasıl destekleyebileceği vurgulamaktadır.

 

Temel bulgular ve öneriler

  • İklim değişikliği: Avrupa Birliği bu güne kadar emisyonların azaltılması ve yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması konusunda ilerlemeler kaydetmiştir. 27 AB ülkesinin 2009 yılındaki toplam emisyonu, 1990'da kaydedilen düzeyin %17 altındadır ve bu nedenle 2020 yılına kadar birliğin emisyonlarını %20 oranında azaltılması hedefine oldukça yaklaşılmıştır. Ancak, tüm sektörel eğilimler bu kadar olumlu değildir. 27 AB ülkesinin taşımacılık sektörünün toplam emisyonu 1990 ile 2008 yılları arasında %24 artış göstermiştir.
  • İklim değişikliği uyarlaması: Avrupa tüm emisyon azaltma hedeflerini karşılaması ve dünya liderlerinin Meksika'nın Cancun şehrinde gerçekleştirilen iklim toplantısında katı önlemler alınması konusunda fikir birliğine varması durumunda bile, Avrupa'nın hala devam eden ve beklenen iklim değişikliği etkilerine karşı uyum göstermesi gerekmektedir. Doğal sermayenin dikkatli şekilde yönetimi bu sorunların çözümüne yardımcı olabilir.
  • Biyoçeşitlilik, ekosistemler ve insan sağlığı: Şu anda AB topraklarının yaklaşık %18'ini kapsayan Natura 2000 koruma alanları ağı tehlikede olan türlerin devamı ve dinlenme amacıyla yeşil alanların korunması konusunda yardımcı olmuştur. Hava ve su kalitesi mevzuatı biyoçeşitlilik ve insanlar üzerindeki olumsuz etkileri azaltmıştır. Diğer taraftan, arazi kullanımının giderek yoğunlaşması, doğal yaşam ortamlarının yok olması ve aşırı balık avlanması, AB'nin 2010 yılına kadar biyoçeşitlilik kaybının durdurulması hedefine ulaşılmasını engellemiştir.
  • Küresel bir perspektifle bütünleşmiş çözümler: Çevresel sorunlar da dahil olmak üzere farklı sorunlar arasındaki birçok bağlantı ortaya çıktıkça SOER 2010 bu sorunlarla başa çıkabilmemiz, bir başka deyişle iyileştirme adımlarını daha hızlı bir şekilde atabilmemiz ve karşılıklı faydaların (iklim değişikliğinin azaltılmasıyla birlikte hava kalitesinin yükseltilmesi) en üst düzeye çıkartılması için farklı politika alanlarını kapsayan eylemlerin daha fazla bütünleştirilmesi gerektiğini göstermektedir.
  • Kaynak verimliliği: Arazi kullanımın değişikliklerin ardında genellikle gıda, enerji ve su güvenliği ile birbiriyle çelişen talepler (yani gıda, yem ve yakıt) bulunmaktadır. Kaynak kullanımı etkilerini bütünüyle dikkate alacak bir muhasebe ve fiyatlandırma şirketleri ve tüketicileri kaynak verimliliğinin yükseltilmesine katkıda bulunmaya teşvik edecektir.
  • Vatandaşların katılımı: Politikalar çevresel eğilimlerin durdurulması veya tersine çevrilmesi için tek başına yeterli değildir. Veriler toplayarak ve sosyal medyayı kullanarak çevreye olan etkilerini azaltmaya çalışan vatandaşların sayısını arttırmamız gerekiyor.

 

Editör için notlar

SOER, AÇA’nın her beş yılda bir mevcut sorunların nedenleri, etkileri ve potansiyel çözümleri de dahil olmak üzere Avrupa'nın çevre durumu, eğilimleri ve olasılıkları hakkında bilgi sağlamak amacıyla yayınladığı en önemli raporudur. SOER 2010 şu dört temel bileşenden meydana gelir: (i) temel çevre sorunlarının (iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, arazi kullanımı, hava kirliliği, deniz ortamı, tüketim vs.) ve ilgili verilerin ve eğilimlerin konusal değerlendirilmeleri, (ii) Avrupa çevresini etkileyen küresel megatrendlerin değerlendirilmesi, (iii) ülke değerlendirmeleri ve (iv) bütünleşmiş bir sentez raporu.

Tüm SOER değerlendirmelerine online olarak şu adresten ulaşılabilinir: www.eea.europa.eu/soer.

Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) Hakkında

AÇA'nın merkezi Kopenhag'da bulunur. Ajans, politika yapıcılara ve kamuya zamanında, belirli bir amaca yönelik, ilgili ve güvenilir bilgiler sağlayarak Avrupa çevresinde önemli ve ölçülebilir gelişmeler elde edilmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir.

Avrupa Çevre Ajansı üye ülkeleri: Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya Cumhuriyeti, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye ve Birleşik Krallık.

İşbirliği yapan ülkeler altı Batı Balkan ülkesidir: Arnavutluk, Bosna Hersek, Hırvatistan, Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, Karadağ ve Sırbistan. Bu işbirliği faaliyetleri Eionet ile bütünleştirilmiş olup, Komisyon'un Batı Balkan Ülkelerini İstikrara Kavuşturma ve Birleştirme Sürecine yönelik faaliyetlerini desteklemektedir.

İletişim bilgileri

Medya talepleri için:

 

Sn. Gülçin Karadeniz,

Basın sorumlusu

Telefon: +45 3336 7172

Cep: +45 2368 3653 

gulcin.karadeniz@eea.europa.eu

Sn. Iben Stanhardt

Basın sorumlusu

Telefon: +45 3336 7168
Cep: +45 2336 1381

Iben.stanhardt@eea.europa.eu

Permalinks

Belge İşlemleri