sonraki
önceki
öğeler

Article

Doğayı eski haline getirme

Dili değiştir
Article Yayınlandı 06.05.2022 Son değiştirilme 29.08.2023
6 min read
Avrupa, sağlıklı bir doğal dünyanın topluma faydalarını artırarak, doğanın iyileşmesine ve gelişmesine izin vermek için iddialı politika hedefleri belirlemiştir. Doğanın sağlığındaki kötüleşmeyi tersine çevirmek için korunan alanlar ve yeşil-mavi alt yapıdan restorasyona, yeniden yabanlaştırmaya ve iklim değişikliğine karşı doğa temelli çözümler kullanmaya kadar pek çok adım atılması gerekmektedir.

Doğayı korumak atılacak ilk adımdır. Avrupa’da biyoçeşitlilik azalmaya devam etmekte ancak, yakın zamanda koruma önlemlerinden fayda sağlayan ormanlar, memeliler ve kuşlar için olumlu gelişmeler gözlemlenmektedir.

Günümüzde AB mevzuatında 2.000’den fazla tür için koruma çalışması yer almaktadır (örneğin “Kuşlar ve Yaşam Alanları Direktifi”). Bu direktiflerin odak noktasında dünyada bu türde görülen en büyük girişim olan AB’nin korunan alanlar ağı Natura 2000 yer almaktadır. Bu ağ, AB’deki kara alanının %18’ini ve kara sularının %8’ini kapsamaktadır.

Avrupa’daki en değerli ve en çok tehdit altındaki türler ve habitatlar Natura 2000 tarafından korunmaktadır. Korunan alanlar arasında nadir bulunan ve tehlike altındaki türlerin üreme ve dinlenme bölgeleri yer almaktadır. Bazı nadir yaşam alanları ise kendi içerisinde koruma alanı olarak belirlenmiştir.

Yeni AB biyoçeşitlilik stratejisi, 2030’a kadar korunan alanların AB topraklarının en az %30’unu ve çevredeki denizlerin %30’unu kapsayacak şekilde genişletilmesini hedeflemektedir. Bakir ve doğal yaşlı ormanlar ile turbalık alanlar ve otlaklar gibi karbon bakımından zengin diğer ekosistemler koruma çalışmalarının merkezinde yer alacaktır.

© Mateusz Piesiak, REDISCOVER Nature /EEA,




Ayrıca bu strateji, biyoçeşitlilik ve ekosistem onarımını desteklemek için 2030 yılına kadar en az 3 milyar ağacın dikilmesini öngörmektedir. Biyoçeşitlilik dostu uygulamaların desteklenmesi için daha fazla orman da yönetilecektir.

Noktaları birleştirmek

%30 hedefine ulaşmak için korunan alanları büyüterek Trans-Avrupa Doğa Ağı’nin geliştirilmesi de biyoçeşitlilik stratejisinin bir parçasıdır. Natura 2000 kapsamında korunan birçok alan, tozlama, toprak verimliliği, sel kontrolü ve rekreasyon gibi ekosistem hizmetleri sağlayan ve iklim değişikliğinin azaltılması ve afet riski açısından kritik öneme sahip olan doğal ve yarı doğal oluşumlarla hâlihazırda bağlantılıdır. AB’nin Natura 2000 ile katkıda bulunduğu Zümrüt Ağı Özel Koruma Alanları da aynı çabaları desteklemektedir. Bu alanlar hep birlikte Avrupa genelinde bir yeşil alt yapı ağı oluşturmaktadır. Çalışmalar; gereken hizmetleri sağlayan ve ekosistem baskısını daha az yaşayan daha büyük bir alanı kapsayan bu ağ içerisinde doğanın daha iyi korunduğunu öne sürmektedir.

Bununla birlikte, kara yolları, demir yolları, kentsel alanlar ve tarım arazileri gibi bariyerler tabiatı parçalara ayırarak türlerin hareketini kısıtlamakta ve ağın gelişimini engellemektedir. Ağ ile daha fazla bağlantı kurulması, habitat koşullarında iyileşme sağlanmasına, biyoçeşitlilikteki azalmanın önlenmesine ve ekosistem hizmet tedarikinin desteklenmesine yardımcı olur.

Serbest akan su

Bariyerler, Avrupa’nın su kütlelerinin sağlığına ket vurmaktadır. Barajlar, su bentleri ve bent kapakları dâhil olmak üzere Avrupa nehirleri üzerinde 1 milyondan fazla bariyer yer almaktadır. Çoğu küçük olup artık kullanılmamaktadır. Birçok tür gelişmek için serbest akan nehirlere ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu yapılar, sedimentlerin aşağı yönde hareketini engelleyerek tıkanmalara ve habitatlarda değişiklere neden olduğu için nehirlerimizde doğanın kötüleşmesine sebep olmaktadır.

Biyoçeşitlilik stratejisi, bariyerlerin kaldırılması, göç eden balıklar için geçiş alanları oluşturulması ve sediment akışının yeniden sağlanması yoluyla 2030 yılına kadar en az 25.000 km’lik serbest akan nehir alanını eski haline getirmeyi amaçlamaktadır. 11 ülkeden edinilen verilere göre 2020 Ekim ayı itibarıyla Avrupa’da neredeyse 5.000 barajın kaldırıldığı kaydedilmiştir. Taşkın yataklarının ve sulak alanların eski haline getirilmesi de bu çalışmanın önemli bir parçasıdır.

Yaban hayatın çağrısı

Yukarıdaki çözümler doğanın onarımı için yoğun bir şekilde yönetilen süreçler gerektirirken yeniden yabanlaştırma daha yeni, daha doğal bir yaklaşımdır. Doğal süreçlerin desteklendiği alanları tespit ederek doğanın kendini iyileştirmesiyle tekrar kendi kendini yönetmeye başlayabilmesine olanak tanır. Avrupa’yı Yeniden Yabanlaştırma gibi girişimler, Avrupa’daki biyoçeşitliliği bu yöntemle artırmaya çalışmaktadır.

Günümüzde Bulgaristan, Hırvatistan, Almanya, İtalya, Polonya, Portekiz, Romanya ve İsveç’te sekiz adet yeniden yabanlaştırma alanı vardır. Bu ülkeler, Romanya’da Güney Karpatlar’da serbest dolaşan Avrupa bizon popülasyonunun yeniden var edilmesi ve Bulgaristan’da Rodop Dağlar’ındaki kara ve kızıl akbabaların korunması dâhil olmak üzere çeşitli yeniden yabanlaştırma projelerine ev sahipliği yapmaktadır.

Avrupa’nın denizaşırı doğası

AB’nin çevre dışı bölgeleri ile deniz aşırı ülkeleri ve toprakları, AB ile neredeyse aynı kara alanını ve dünyanın en büyük kara sularını kapsamaktadır.

AB’nin 150’den fazla denizaşırı adası, dünyadaki mercan resiflerinin ve lagünlerinin %20 ’sinden fazlasına ev sahipliği yapmaktadır ve biyoçeşitlilik açısından çok zengindir. Ancak bu ada ekosistemleri, istilacı türlere, insan faaliyetlerine ve iklim değişikliği etkilerine karşı oldukça hassastır. 

Denizaşırı Avrupa topraklarındaki biyoçeşitliliği ve ekosistem hizmetlerini konu alan BEST girişimi, AB’nin kıta Avrupası dışında kalanbölgeleri ile denizaşırı ülkeleri ve topraklarında biyoçeşitliliği korunmasını ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilir şekilde kullanılmasını desteklemeyi amaçlar. Günümüzde, BEST projeleri Amazon havzası ve Karayipler’den Makaronezya ve Kutup bölgelerine kadar dünya genelinde yer alan AB topraklarındaki koruma çalışmalarını desteklemektedir.

İnsan yapımı sistemlerin değiştirilmesi

AÇA’nın Avrupa’da doğanın durumuna ilişkin yaptığı önemli değerlendirme, koruma önlemlerine ek olarak gıda ve enerjiyi üretme ve tüketme, yaşadığımız şehirleri geliştirme ve deneyimleme, insanları ve ürünleri taşıma şeklimizde köklü değişiklikler yapmamız gerektiğini ortaya koymuştur

Tarımsal faaliyetler ve diğer arazi yönetimi uygulamaları doğa üzerindeki en büyük baskıyı oluşturmaktadır. Otlakların terk edilmesi özellikle de tozlayıcılar, tarla kuşları ve yarı doğal habitatlar üzerinde büyük bir etki yaratmaktadır. Organik tarımın dörtte bir oranında artırılması, 2030 yılına kadar pestisit kullanımının yarıya indirilmesi ve bazı tarım alanlarının çeşitliliğin yüksek olduğu alanlara dönüştürülmesi yoluyla biyoçeşitliliği eski haline getirmeye yardımcı olacağız.

Kentlerdeki yeşil alanlar, COVID-19 pandemisi sırasında hiç olmadığı kadar yoğun şekilde kullanılmıştır. Bu alanlar giderek daha fazla korunmakta ancak kent nüfusları arttıkça gri alt yapılar da baskınlığını sürdürmektedir. Biyoçeşitlilik stratejisinde biyoçeşitliliğin tekrar sağlanması için vatandaşlar kentlerde yeşil alan planları geliştirmeye; kent parkları, bahçeler, çayırlar ve tarlalar arasında bağlantı kurmaya; ayrıca yeşil çatılar ve duvarlar inşa etmeye ve caddelerin kenarlarına ağaçlar ve çalı çitleri dikmeye davet edilmektedir. Bu planlarda ayrıca pestisit kullanımına son verilmesi ve örneğin şehirlerde tozlayıcı dostu alanlar yaratılması da amaçlanmalıdır.

Son olarak, Avrupa Komisyonu, sıfır kirlilik eylem planı olan Hava, su ve toprak için sıfır kirlilik hedefine doğru adlı eylem planını sunmuştur. Bu stratejinin amaçları arasında toprağın verimliliğini korurken gübrelerden açığa çıkan nitrojen ve fosforun azaltılmasını sağlayarak besin kaybında %50 azaltım yer almaktadır. Buna ek olarak adil, sağlıklı ve çevre dostu gıda sistemi için tarladan sofraya stratejisi de pestisit kullanımını azaltacaktır.

Avrupa Natura 2000 alanları

Not: 2005'ten bu yana, alan hesaplamaları mekânsal verilere dayanmaktadır. 2005'ten önce, tablo verileri kullanılmıstır. Birçok alan, hem Habitat hem de Kus Direktifleri kapsamında gösterilmektedir. Bu örtüsmeyi dikkate alan Natura 2000 alan hesaplamaları, sadece 2011 yılından bu yana mevcuttur. 
Grafik kaynak: AÇA gösterge degerlendirmesi: Habitat ve Kus Direktifleri kapsamında belirlenen Natura 2000 Alanları. 
Harita kaynak: Natura 2000 – DG ENV, Üye Ülkelerin veri tabanlarından derlenmistir. Arka plan haritası kaynakları: © EuroGlobalMap/Eurogeographics ve DG ESTAT, NATURA 2000 verilerinin Avrupa için geçerliligi, 2019 sonunda güncellenmistir. Harita Projeksiyonu: Lambert Azimuthal E’it Alan.

Permalinks

Geographic coverage

Temporal coverage

Etiketler

kategorileri:
kategorileri: signals, signals2021
Belge İşlemleri